Buğra Gülsoy'un kaleme aldığı 'Birinci Kıyamet Güneşin Battığı Yer' romanı, okuyucuyu derin temaları ve sürükleyici anlatımıyla etkilemekte. Eser, insanlık tarihinde ve bireysel yaşamlarda dönüm noktalarını ele alırken, toplumsal ve kişisel çalkantıları ustalıkla işliyor. Kitap, modern edebiyatın izini sürerken, okurun düşünce dünyasını genişletiyor ve var oluşsal sorularla yüzleşmeye davet ediyor. Tavsiye edilir; özellikle roman ve edebiyatseverler için cazip bir tercihtir.Birinci Kıyamet Buğra Gülsoy İnkılap Kitabevi
Buğra Gülsoy, bir ilk romandan beklenmeyecek bir kurgu ustalığı ve işlek bir dille okurlarına ilginç bir hikâye anlatıyor. Okurların sayfalar akıp giderken alacağı edebiyat tadını tahmin edebiliyorum.
- Zülfü Livaneli
“Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları. Her şeye karar veren suyun akışıdır Sabri, bunu unutma,” demişti Tevfik Öğretmen. Genç olmamın vermiş olduğu bilgisizliği kibirlerimin ardına saklamıştım: “Her türlü biri diğerini yiyecek, ne anlamı var ki?” Gözleri üzerine oturan tebessüm sorduğum soruya değil, kendi cevabına aitti: “O zaman sen de suya girme”. Suya girmemek mi? Bir korkak olarak mı yaşamam gerektiğini söylüyordu bana? Bu satırları yazarken ne demek istediğini biliyorum şimdi. Ama her şey için çok geç artık. Nereden bilebilirdim ki; kendi zamanımda yaktığım bir kibritin benden sonraki zamanları kasıp kavuracağını. Bir insanın asla şahit olmaması gereken şeylere tanık olan ben, tüm kıyametlerin nedeni oldum. Bütün zaman benim yüzümden çöktü!
Önce dünyaya atıldım, sonra da dünyadan.
Güneşin Battığı Yer, 1912
Sayfa Sayısı : 216